ASİAD'ın 2 Projesi, Millet Bahçesi Projesi'ne Eklensin!

Türkiye Patronlar Platformu (TPP) ve ASİAD - Avrasya Sanayici ve İşadamları Derneği Genel Başkanı Ömer Faruk BAŞARAN, Millet Bahçesi projesini çok beğendiğini ifade ederek, kendi projelerinin de bu projeye dahil edilmesini teklif etti.

Başaran; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Atatürk Havalimanı arazisine yapılması planlanan “Millet Bahçesi” projesinin, 2009’da Başaran tarafından önerilen “Türk Kültür Parkı” ve 2011’de önerilen “Zoo İstanbul” projeleri ile birleştirerek bir adım daha öteye götürülebileceğini söyledi.

Havalimanı arazisinin hem İstanbul’a hem de Türkiye’ye değer katacak bir proje ile değerlendirilmesinin olumlu olduğunu ifade eden Başaran, projenin kendi içerisinde birçok özelliği barındırabilecek bir alana sahip olduğunun altını çizdi ve kendisinin önerdiği projelerin Millet Bahçesi projesine dahil edilebileceğini belirtti.

Ömer Faruk Başaran şu ifadelere yer verdi:

“Millet Bahçesi projesi İstanbul için gerçekten çok güzel bir proje. Yeşil alanı, oksijeni, temiz havası giderek azalan İstanbul’un böyle bir tane değil, en az 3-4 tane büyük parka ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Millet Bahçesi projesi açıklandığında, İstanbul Kalkınma Ajansı Kalkınma Kurulu Üyeliğim dönemimde önerdiğim “Türk Kültür Parkı” ve “Zoo İstanbul” projelerinin de Millet Bahçesi içerisinde hem konsept hem de arazi genişliği bakımından yer alabileceğini düşündüm. Bu üç projenin birleştirilmesi ile ortaya çıkacak olan park dünyada bir ilk olacak, turizme ve şehre büyük katkı sağlayacaktır. Dolayısıyla ben bu iki projemizin Millet Bahçesi projesi içerisinde değerlendirilmesini devlet yetkililerimize teklif ediyorum. Ortaya çok daha dikkat çekici ve katma değeri çok daha yüksek bir proje ortaya çıkacağına inanıyorum.”

Mayıs 2018, İstanbul

Türkiye, BM'de Yeterince Güçlü Temsil Edilemiyor!

Türkiye Patronlar Platformu (TPP) ve ASİAD - Avrasya Sanayici ve İşadamları Derneği Genel Başkanı Ömer Faruk BAŞARAN, Türkiye’nin BM’de veto hakkı bulunan altıncı büyük ülke olması gerektiğini söyledi ve şu ifadelere yer verdi:

"Biliyorsunuz ki Birleşmiş Milletler Konseyi’nin 5 daimi üyesi; ABD, SSCB, Çin, Fransa ve İngiltere’nin veto hakkı bulunmaktadır. Bu ülkelerden SSCB dağılmış ve yerine Bağımsız Devletler Topluluğu kurulmuştur. Çin’de ise Doğu Türkistan Özerk Cumhuriyeti vardır ve bu ülkenin sorunları BM’de veto edilmektedir. SSCB’nin dağılmasının ardından kurulan Türkî Cumhuriyetler de, Türkiye gibi ayrı ayrı BM’ye üye olmuşlardır. Ancak görülüyor ki, sayısı Hıristiyan Dünyasından çok daha fazla olan Türk ve İslâm dünyası ülkeleri BM’de güçlü şekilde temsil edilememektedir. Türkiye, nüfusu milyarları aşan Türk ve İslâm dünyasının, BM Konseyinde etkin olarak temsil edilebilmesi için çalışmalar yapmalıdır. Çeşitli dönemlerde BM’de alınan görevler yeterli değildir. Türkiye, veto hakkı bulunan ülkeler arasında yer almalıdır. Bu amacına ulaşması için gerekli bütün siyasi ve ekonomik adımların atılması gerektiğini düşünüyor, 2023 hedefinde Türkiye’nin BM’nin 6. veto hakkı bulunan ülkesi olması projesinin ciddiyetle ele alınması gerektiğine inanıyoruz."

Haziran 2011, İstanbul

‘Disneyland’ benzeri fakat ‘Disneyland’ olmayan bir proje!

Türkiye Patronlar Platformu (TPP) ve ASİAD - Avrasya Sanayici ve İşadamları Derneği Genel Başkanı Ömer Faruk BAŞARAN, ‘Disneyland’ benzeri fakat ‘Disneyland’ olmayan bir proje ile Türk Kültürünün dünyaya tanıtılması gerektiğini söyledi. Başaran şu ifadelere yer verdi:

“Türkiye bir zamanlar ‘Gece Yarısı Ekspresi’ isimli bir filmle yıllar boyu dünyanın gözünde gidilmesi gereken en son yer olarak anılmıştı. Ancak son yıllarda özellikle sportif alandaki başarıların ve THY gibi şirketlerin etkin tanıtımlarıyla gerek turizm gerekse yabancı yatırımcıları rağbeti açısından önemli mesafeler kaydedilmiştir. Ancak bunun yeterli olmadığını düşünüyoruz. Türkiye'nin yeni dönemde çok önemli çıtalara ve hedeflere ihtiyacı var. Olimpiyat ve dünya kupası finalleri gibi çok ses getiren ve yatırımları hızlandıran bir organizasyon mutlaka gerçekleştirilmelidir. Tüm dünyada Türklerin hoş görülü, dost canlısı, tarihi ve kültürü yüksek bir ülke olduğunu daha iyi bir şekilde anlatmalıyız. İstanbul’u finans ve turizm merkezi yapmak istiyorsak, bir kaç yüksek bütçeli ama dönüşü olan uluslararası çapta bir film, belgesel veya konserler organize etmeli ya da 23 Nisan Çocuk Şenliğinin tüm dünya çocuklarının ilgisini çekecek bir düzeye taşımalıyız. Bu sebeple Disneyland benzeri ama Disneyland olmayan ‘Türk Kültür Parkı’ projesini ortaya koyduk.

Bazı araştırmacılarımıza ve tarihçilerimize göre Türklerin tarih sahnesindeki varlığı MÖ 10 bin yıllarına kadar gitmektedir. Bu devasa tarihin, artık her yönüyle dünyaya tanıtılması ve bu hususta aktif bir politika izlenmesi şart olmuştur. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, hükümetimiz, muhalefetimiz ve milletimiz el ele verdiği takdirde yaşadığımız şu dönemi, kriz ortamı dâhil, bir altın çağa dönüştürebiliriz. ‘Kültür parkı’ projesinin de bu altın çağa imza atacak önemli bir proje olduğunu düşünüyoruz.Biz, ‘Disneyland’ istemiyoruz. Biz, Türklerin tarih sahnesine çıkışlarından günümüze kadar olan süreci, eğlence, sanat, bilim, eğitim ve ekonomiyle destekleyecek bir kültür parkı inşa edilmesini istiyoruz. Bu parkın içinde Dede Korkutlar, Nasrettin Hocalar, Mevlanalar, Ferhat ile Şirinler olmalı. Bu park, tıpkı İstanbul’daki ‘Miniatürk’ gibi Türk Tarihi’nin önemli aşama ve yıllarını içinde barındırmalı, o çağları günümüz insanına yansıtmalı. Orhun Anıtları, Malazgirt Muharebesi, Lale Devri, İstanbul’un Fethi, Cumhuriyet’in İlanı gibi birçok önemli hadise bu parkta yeniden hayat bulmalıdır. Bu park, dünyanın her noktasından insanları Türkiye’ye çekecektir. 2009 yılı turist hedefimiz 29 milyon olarak öngörülüyor. Bu potansiyel, parkı ziyaret etmeden ülkeden ayrılmayacaktır. Nasıl ki, her turist Disneyland’a mutlaka gidiyorsa, buraya da gelecektir ve tarihimize, kültürümüze dair bilgi alırken, hem eğlenecek hem de ekonomiye katkı yapacaktır. Kültür ve Turizm Bakanlığımız, bu projeye öncülük etmelidir. Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu, Bilim ve Sanat çevreleri, Eğitim çevreleri, Tarihçilerimiz ve Dilbilimcilerimiz, Üniversitelerimiz, projeye destek vererek, dünyada yeni bir harika yaratılmasına katkı sunmalıdır. Böyle bir projenin konumlandırılacağı en doğru noktanın da İstanbul olduğunu düşünüyoruz. İtalya'nın çok ünlü tarihi yerlerine baktığımızda Pisa Kulesi’nin gerçekte çok esprisi olmadığını yılda 20 milyon turist çeken Paris’in aslında İstanbul'un özelliklerini taşımadığını düşünürsek, İstanbul başta olmak zere daha yapacak çok şey var olduğu göreceğiz.”

19 Ocak 2009, İstanbul

Depreme Hazırlık İçin İmar Affı!

İstanbul’un finans merkezi olması gerektiğini ve bu yönde başlatılan çalışmaları desteklediklerini her platformda dile getiren Türkiye Patronlar Platformu (TPP) ve ASİAD - Avrasya Sanayici ve İşadamları Derneği Genel Başkanı Ömer Faruk BAŞARAN, İstanbul’da olması beklenen muhtemel bir depremde yaşanabilecek büyük felakete dikkat çekerek, konutlara depreme karşı güçlendirme yapılması şartıyla imar affı getirilmesini önerdi. BAŞARAN şunları kaydetti:

“Finans merkezi olacak bir şehrin, altyapısının sağlam olması gerekir, trafik sorunu olmaması gerekir, ulaşımı kolay olmalıdır. Bunların yanı sıra bizim sürekli göz ardı ettiğimiz çok daha önemli bir husus var: Deprem Gerçeği.

İstanbul’da yer alan bütün konutların, kamu binalarının, yolların ve altyapıların, kısaca A’dan Z’ye her şeyin depreme dayanıklı olması gerekmektedir. Yazık ki, İstanbul finans merkezi olmaya bazı açılardan uygun olabilir fakat hâlâ depreme hazır değildir. Acilen, şehirde yer alan bütün binaların depreme karşı güçlendirilmesi, önlem alınması gerekmektedir. Biz bu sorunun çözümünü imar affında buluyoruz.

İstanbul’daki konutların birçoğunun ruhsatsız veya yapı ruhsatı almamış olduğunu biliyoruz. Bu ruhsatsız yapıların sahiplerine, depreme karşı güçlendirme koşullarını yerine getirdikleri takdirde bir sefere mahsus olmak üzere yapı ruhsatı verilmesini öneriyoruz.

Bu uygulamanın ciddi anlamda bir maddi getirisinin olacağına inanmaktayız. Çünkü ruhsatı olmayan yapının hem ruhsatı olmuş olacak, hem de depreme karşı güçlendirme koşullarını yerine getirdiği için binanın maddi değeri artacaktır.

Böyle bir maddi değer artışına hiçbir mülk sahibinin hayır demeyeceğini düşünüyoruz. Bu nedenle kanunda yapılacak bir düzenleme ile uygulamanın hayata geçirilmesini öneriyor, İstanbul’daki depreme hazırlık çalışmalarının böylece hızlanacağını düşünüyoruz.”

Mart 2011, İstanbul

Dünya'nın En Büyük Hayvanat Bahçesi İstanbul'da Olmalı!

Türkiye Patronlar Platformu (TPP) ve ASİAD - Avrasya Sanayici ve İşadamları Derneği Genel Başkanı Ömer Faruk BAŞARAN, İstanbul’un sahip olduğu tarihi ve kültürel mirası nedeniyle dünyanın en çok turist çeken şehri olması gerektiğini belirterek, yeni projelerle bunun gerçekleştirilmesi gerektiğini belirtti. BAŞARAN, Zoo İstanbul projesinin şehrin kültürel ve turistik yapısına yeni bir boyut katacağını ifade ederek şunları söyledi:

“İstanbul’u dünyanın çekim merkezi haline getirmek istiyorsak, İstanbul’un değerine değer katacak projeleri hızla hayata geçirmeliyiz. Bunlardan biri Zoo İstanbul’dur. Dünyanın en büyük hayvanat bahçesi projesi olan Zoo İstanbul ile şehrin turistik değerinin arttırılması gerektiğine inanıyoruz. İstanbul, şüphesiz tarihi zenginliğinin yanı sıra doğal güzelliği ile de dünyanın önde gelen şehirlerinden biridir. Dünyanın en çok turist çeken şehirlerinden biri olan Paris ile İstanbul’u karşılaştıralım: İstanbul’daki doğal güzelliklerin ve tarihin Paris’te olduğunu görüyor musunuz? Peki o halde neden Paris, İstanbul’dan fazla turist çekiyor? Şüphesiz, burada en büyük pay Paris’in tanıtımı için yapılan çalışmalardır. Çeşitli kültürel ve sanatsal etkinliklerle ve değişik projelerle, dünyanın dikkati Paris’e çekilmektedir. İşte biz, tanıtım kampanyalarının yanı sıra Zoo İstanbul gibi turistlerin ilgisini çekebilecek ve dünyada ses getirebilecek projelerle İstanbul’umuzu gündeme taşıyabiliriz. Ayrıca, Türk Kültür Parkı projemiz gibi Zoo İstanbul projesinin de hem şehrin hem de ülkemizin ekonomik yapısına katkısının büyük olacağını düşünüyoruz.”

Mart 2011, İstanbul

Teleferik ile Saatte 10 Bin Yolcuya Hizmet!

Türkiye Patronlar Platformu (TPP) ve ASİAD - Avrasya Sanayici ve İşadamları Derneği Genel Başkanı Ömer Faruk BAŞARAN, Doppelmayr Firmasından Türkiye Temsilcisi Akın Gözüaçık ile Türkiye Sorumlusu Stefan Brandle, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ulaştırma Dairesi Müdürlüğü’nde yapılan toplantıda Atilla Alkan ile “İstanbul’a Teleferik” Projesi’ni konuştu. Başaran şunları kaydetti:

“Proje hayata geçirildiği takdirde hem İstanbul’un trafik sorununa bir çözüm getirilmiş, hem de 2010 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul’a turistik ve estetik bir görünüm kazandırılmış olacaktır. İstanbul, zaten dünyanın en güzel şehri. Bu projenin İstanbul Boğazı'na takılan yeni bir gerdanlık gibi olacağını ve İstanbul'un güzelliğine güzellik katacağını düşünüyorum.

Teleferik

Proje, kentin bir yakasından diğer yakaya 35’er kişilik kabinlerde 4 dakikada geçmeyi sağlayan yaklaşık 30 milyon Euro maliyetli bir projedir. Bu proje ile aynı zamanda araçlar da taşınabilmektedir. Zincirlikuyu - Çamlıca arasında uygulanabilecek bu proje ile saatte yaklaşık 10 bin yolcuya hizmet verebilir. Aynı zamanda turistik amaçlı olarak da kullanılabilecektir. Çok sıra dışı bir proje olduğu sanılabilir fakat bir uygulaması çok yakın bir zamanda Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Başkenti Abu Dabi’de uygulamaya konuyor. Teleferikle araç taşıma projesini, trafiğin çok yoğun olmadığı Yalova ve Çanakkale güzergâhlarında da uygulamak mümkündür. Bu istikametlerde yapılacak köprüler yerine, maliyeti çok daha düşük olan bu sistemin daha verimli olacağına inanıyoruz.”

07 Ocak 2009, İstanbul

Yılda Milyonlarca Turist Çekebilir!

Türkiye Patronlar Platformu (TPP) ve ASİAD - Avrasya Sanayici ve İşadamları Derneği Genel Başkanı Ömer Faruk BAŞARAN, Ömer Faruk BAŞARAN, İstanbul’un dünyanın en önemli şehirlerinden biri olduğuna dikkat çekerek, İstanbul’un turizm potansiyelinin arttırılması gerektiğini vurguladı. Şehrin dünyanın önde gelen finans ve kültür merkezlerinden biri olması için değişik projelere ihtiyaç duyduğunu anımsatan BAŞARAN, Londra’daki ‘The London Eye’ gibi bir dönme dolabın, İstanbul’a yapılabileceğini söyledi. BAŞARAN şunları kaydetti:

“Biliyorsunuz ki, İstanbul’un turizm potansiyelinin geliştirilmesi amacıyla sık sık çeşitli projeler ortaya koymaktayız. Bunlardan birisi de İstanbul’a dev bir dönme dolap yapılmasıdır. Londra’da bulunan ‘The London Eye’ 135 metre yüksekliği ile Avrupa’nın en büyük dönme dolabıdır. Thames nehri üzerindeki bulunan ve şehri yukarıdan izlemeye yarayan bu turizm yapısı, sadece kendi başına yılda 3 milyon turist çekmektedir. İstanbul’un tarihi ve doğal güzelliği Londra ile karşılaştırıldığında, böyle bir yapı İstanbul’da ciddi bir turizm patlaması yaratabilir. Bu dönme dolap başta Tarihi Yarımada olmak üzere şehrin bütün noktalarının rahatlıkla izlenebileceği bir noktada, Marmara Denizi’nde veya Haliç üzerinde inşa edilebilir.”

Mart 2011, İstanbul

İstanbul'un Köprüsü 3, Yolları Çok Katlı Olmalı!

TPP – Türkiye Patronlar Platformu ve ASİAD – Avrasya Sanayici ve İşadamları Derneği Genel Başkanı Ömer Faruk BAŞARAN, İstanbul’a yapılacak olan yeni boğaz köprüsünün 3 katlı olmasını ve mevcut yolların da çok katlı hale getirilmesi gerektiğini söyledi. Başaran şunları kaydetti:

“İstanbul’un finans merkezi yapılması kararını destekliyoruz. Ancak iyi bir finans merkezinin trafik sorunu yaşamaması gerektiğine inanıyoruz. Bu bağlamda İstanbul’un trafik sorununu temelinden çözebilecek bazı büyük yatırımların ve adımların atılması gerektiğine inanıyoruz. Bu çözümlerden en önemlisi Boğaz Köprülerinin demiryolu geçişine sahip olmasıdır. Yeni yapılacak köprü 2 katlı ve hatta gerekirse 3 katlı olmalı, bir katında sadece demiryolu ağı bulunmalıdır. İstanbul’daki mevcut yollar çok katlı hale getirilerek trafik sorunu çözülebilir. Böyle bir durumda mevcut boğaz köprülerinin hemen yanına yapılacak yeni köprülerle, trafiğin akışı sağlanabilir. Örneğin; Ankara’dan Edirne’ye giden bir araç Tuzla’dan İstanbul’a girdiğinde, 2 katlı yapılan otoyolun üst katından şehiriçi trafiğe girmeden Avcılar’a kadar transit gidebilmelidir. Böylece köprü ağızlarında (bottle neck) yaşanan yığılmalar engellenmiş olacaktır. Mevcut durumda, İstanbul’daki şehir içi trafiğiyle ilgilisi olmayan birçok araç, İstanbul içinde seyahat eden araçlarla aynı yollarda ve aynı köprülerde trafiğe takılmaktadır. Bunların dışında 3 tarafı denizlerle çevrili olan İstanbul’da deniz taşımacılığına yatırım yapılmalı, deniz yollarının daha etkin ve hızlı kullanımı sağlanmalı ve yaygınlaştırılmalıdır.”

Mart 2011, İstanbul

Trafiğe Takılmadan Şehri Gezmenin En Keyifli Yolu!

TPP – Türkiye Patronlar Platformu ve ASİAD – Avrasya Sanayici ve İşadamları Derneği Genel Başkanı Ömer Faruk BAŞARAN, İstanbul'un tanıtımına katkı sunabilecek ve turistleri şehre çekebilecek yeni bir proje ortaya koydu: Seyir Kuleleri. Başaran projeyle ilgili şunları söyledi:

"İstanbul meraklıları ve turistler için İstanbul'a 10 adet seyir kulesi kurulması gerektiğini düşünüyoruz. Bu kuleler, şehrin en güzel şekilde 360 derece izlenebileceği noktalarda yer almalıdır. Kulelerde eğlence merkezleri, restoranlar, cafeler gibi halkın birlikte zaman geçirebileceği mekanlar da yer almalıdır. Biz, İstanbul'daki trafik sorunu nedeniyle şehre gelen turistlerin ve ziyaretçilerin İstanbul'u yeterince gezip göremediklerini, şehrin doğal ve tarihi güzelliklerini yeterince izleyemediklerini düşünüyoruz. Bu nedenle seyir kuleleri, İstanbul'u sevenler, İstanbul'u merak edenler ve turistler için ilgi çekici bir proje olabilir."

Mart 2011, İstanbul

Büyükşehirlerin Trafik Sorunu Dairesel Yollarla Çözülsün!

TPP – Türkiye Patronlar Platformu ve ASİAD – Avrasya Sanayici ve İşadamları Derneği Genel Başkanı Ömer Faruk BAŞARAN, İstanbul’un trafik sorununa 3 Katlı Boğaz Köprüsü, Çok Katlı Yollar ve Teleferik Projesi'nden sonra Türkiye’nin bütün şehirlerinde de uygulanabilecek yeni bir proje ile çözüm önerisi getirdi: Dairesel Yollar.

BAŞARAN proje ile ilgili şunları kaydetti:

"Trafik sorunu gün geçtikçe sadece büyük şehirlerimizde değil, ülkemizin bütün şehirlerinde kendisini hissettirmektedir. Biz, şehirlerin giderek artan trafik yükünü hafifletmek amacıyla Dairesel Yollar projesini geliştirdik."

“Trafik sıkışıklığının aslında aynı yöne giden ve aynı yöne gitmeyen araçların, tek bir güzergah üzerinde yol almasından kaynaklandığını, tek bir hat üzerinde birikmelerinden oluştuğunu biliyoruz. Bunun önüne geçebilmek amacıyla, şehirlerimizin etrafında dairesel yollar yapılmalıdır. Bu yollar sayesinde sürücü, şehrin hangi noktasına gitmek isterse o yöne doğru ilerleyecek ve farklı yönlere gitmek isteyen sürücülerle aynı yolda sıkışmayacaktır.”.

“Bu projemizi aşağıdaki grafik yoluyla daha kolay izah edebiliriz:”.

Dairesel Yol

“Grafikte de gördüğünüz gibi şehrin kuzeyinden veya güneyinden giriş yapan bir araç, herhangi bir noktaya ulaşmak için şehir trafiğine girmek zorunda kalmaktadır. Aynı şekilde şehirde herhangi bir işi olmayan, şehrin içinden transit geçip gitmesi gereken bir araç da aynı trafiğe girmek zorundadır. Ancak dairesel yollar sayesinde şehrin kuzeyindeki bir noktadan güneyindeki bir noktaya ulaşmak zaman ve hız açısından daha kolaydır. Şehirde herhangi bir işi olmayan ve transit geçiş yapmak isteyen sürücüler de dairesel yollar kanalıyla şehir içine girmeden giriş ve çıkış yapabilirler.”.

Mart 2011, İstanbul


ASİAD TANITIM FİLMİ
TÜRKİYE PATRONLAR PLATFORMU
TÜRKİYE PATRONLAR PLATFORMU